Miras Hukukunda Mirasın İntikalinde Yasaklar ve Sosyal Güvenlik Kanunu

Mirasın intikalinde belirlenmiş yasaklar, mirasçıların miras paylaşımı sırasında bazı tasarruflardan kaçınmalarına neden olabilir. Ölüme bağlı tasarruflar ve intifa hakkı, nesebi bilinmeyenlerin mirasçılığı ve miras paylaşımı sırasında yapılan anlaşmaların yasak olduğu durumlar, miras hukukunda belirlenmiş olan yasaklar arasında yer almaktadır.

Mirasın intikalinde Sosyal Güvenlik Kanunu da rol oynamaktadır. Özellikle miras paylaşımı sonucunda ortaya çıkan sosyal güvenlik hakları ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun mirasçılardan alacaklarının tahsili konuları önemlidir. Ancak miras hukuku ve Sosyal Güvenlik Kanunu uyumlu hale getirilerek, mirasçıların hakları ve yasakları daha net bir şekilde belirlenebilir.

Mirasın İntikalinde Yasaklar

Mirasın intikalinde bazı durumlar yasaklanmıştır. Ölüme bağlı tasarruflar ve intifa hakkı yasaklanmıştır. Eğer vasiyet varsa, açılan miras davası sonucu gerçekleşir. Ancak intifa hakkı yasaklanmıştır.

Bir diğer yasak ise mirasın bölüşülmesi sırasında yapılan anlaşmalardır. Mirasın paylaşımı yasal yollarla yapılmalıdır. Aksi durumda, mirasçılardan biri zarar görebilir ve yasal işlem yapabilir.

Nesebi bilinmeyen kişiler mirasçı olamazlar. Ancak bir kişinin nesebi kanıtlanırsa, mirasçı olabilir. Adi ve nakdi bağışlar, mirasçılara etki edebilir. Ancak yasakları da vardır. Nakdi bağışlar, ölümü takip eden bir yıl içinde yapılırsa, miras hukukuna dahil edilir.

Ölüme Bağlı Tasarruflar ve İntifa Hakkı

Ölüme bağlı tasarruflar, kişinin hayatta iken yaptığı tasarrufun ölümü üzerine gerçekleşmesi durumunu ifade eder. Miras hukukunda, ölüme bağlı tasarrufların bazı durumlarda yasaklandığı bilinmektedir. Özellikle, kişinin hayatta iken yaptığı tasarrufun bir başkasına intifa hakkı vermesi durumunda yasaklama mevcuttur. Burada intifa hakkı, kişinin ölümü üzerine malı kullanma, kullanma yetkisini içermektedir. Ancak, bu hakkın kısmen veya tamamen başkasına verilmesi, mirasçıların haklarını kısıtlayacağı için yasaklanmaktadır.

Buna ek olarak, ölüme bağlı tasarrufların da yasak olduğu bazı durumlar vardır. Örneğin, yapılacak olan sözleşmenin süresi ölümden sonra gerçekleşecek ise, bu sözleşmenin ölümle sonuçlanması durumunda yasaklama getirilmiştir. Ayrıca, kişinin ölümüne kadar kullanma hakkının başkasına verilmesi, yasak kapsamı içerisindedir.

Ölüme bağlı tasarrufların yasaklanmasındaki amaç, mirasçıların haklarının korunmasıdır. Ölüme bağlı tasarrufların yasaklanması, mirasın sahipleri arasında eşitlik ilkesini korumak için de önemlidir.

Nesebi Bilinmeyenlerin Mirasçı Olamayacağı

Miras hukuku dahilinde belirlenmiş yasaklar arasında, nesebi bilinmeyen kişilerin mirasçı olamayacakları yer almaktadır. Nesebi bilinmeyen kişiler, miras bırakanın çocuğu, torunu, kardeşi, anne veya babası gibi yakın akrabaları arasında yer almazlar. Miras hukuku açısından, nesebi bilinmeyen kişilere miras kalmaması gerekmektedir. Ancak, nesebi bilinmeyen kişilerin varlığı durumunda, mahkemeye bir başvuru yapılabilir ve nesebin tespiti sağlanarak, mirasçılık haklarını elimine edebilir. Bu durum, mirasın doğru paylaşılması ve hak sahiplerinin belirlenmesi açısından oldukça önemlidir.

Mirasın Paylaşımı Sırasında Yapılan Anlaşmalar

Mirasın paylaşımı sırasında yapılan anlaşmaları belirlemek mümkündür ancak bu tür anlaşmalar yasal olarak yasaklanmıştır. Yasalara göre, mirasın paylaşımı sırasında yapılan anlaşmalar, tüm mirasçıların onayı olmadan geçersiz sayılır. Bu nedenle, mirasın paylaşımı sırasında tüm mirasçıların fikirleri alınmalı ve her biri payını alana kadar anlaşmalar yapılmamalıdır. Mirasın paylaşımı sırasında yapılan anlaşmaların yasaklanması, tüm mirasçıların eşit haklara sahip olmasını ve adaletin sağlanmasını amaçlamaktadır. Aksi takdirde, mirasçılar arasında anlaşmazlıklar çıkabilir ve mirasçıların bazıları adil olmayan bir şekilde önemli miktarda mal ya da para alabilirler.

Adi ve Nakdi Bağışlar

Adi ve nakdi bağışlar, miras bırakanın hayatta iken yaptığı parasal yardımlara denir. Bu tür bağışlar, mirasçıların paylarını etkilemeyecektir. Ancak, tahsis bağışı, mükellef bir bağış türüdür ve mirasın paylaşımında etkisi olabilir. Miras bırakanın tahsis bağışı yaptığı varlıklar, diğer varlıklardan farklı şekilde paylaştırılabilir. Bununla birlikte, miras bırakanın nakdi bağışları, sadece geri alınmadıkça etkisizdir. Yasal mirasçıların belirlenip belirlenmemesi, bağışın hükümsüzlüğüne yönelik bir neden olabilir. Ayrıca, miras bırakanın nakdi bağışları borcundan arındırılamayacak ve bağışla ilgili açık bir hüküm olmadıkça mirasçıların kredi borcu olarak kabul edilecektir.

Sosyal Güvenlik Kanunu’nun Mirasın İntikalindeki Yeri

Sosyal Güvenlik Kanunu, Türkiye’de mirasın intikali sırasında önemli bir rol oynamaktadır. Kanun, mirasçıların sigortasını, emeklilik haklarını ve diğer sosyal güvence haklarını korur. Bu nedenle, mirasın intikalinde sosyal güvenlik kurumunun alacaklarının tahsil edilmesi için gerekli işlemler yapılır. Ayrıca, mirasın bölünmesi sonucunda ortaya çıkan sosyal güvenlik hakları ve bu hakların ödenme şekilleri de kanunda belirtilmiştir. Miras hukuku ve Sosyal Güvenlik Kanunu uyumlu hale getirilmiştir ve bu sayede, mirasçıların hakları korunmuştur.

Miraslığın Bölünmesinden Kaynaklanan Sosyal Güvenlik Hakları

Miras hukukunda mirasın paylaşımı sırasında bölünme gerçekleşir. Bu bölünme sonucunda doğan sosyal güvenlik hakları da ortaya çıkmaktadır. Mirasın bölünmesi sonucunda mirasçılar arasındaki paylaşıma bağlı olarak SGK’ya ödenen primlerin mirasçılar arasında paylaşımı gerekmektedir.

Bu paylaşım kurulan düzenlemelerle sağlanmaktadır. SGK sistemi içerisinde ödenen prim miktarları her bir mirasçının kazancına eşit olarak dağıtılmaktadır. Ancak mirasın bölünmesi sırasında SGK’ya borcu olan bir mirasçı varsa, bu borç da diğer mirasçılara bölüştürülmemektedir. Sadece borçlu mirasçının kendi hissesinden ödenmektedir.

Öte yandan mirasın bölünmesi sonucunda doğan haklar arasında ölen kişinin bağlı bulunduğu kurumdan doğan sosyal güvenlik hakları da yer almaktadır. Bu haklar mirasçılara ödenmeye devam eder. Ancak kurumun diğer hak sahipleri için belirlemiş olduğu ödeme planı her zaman uygulanamamaktadır. Bu nedenle mirasçılar, bu hakları kullanmadan önce kurumun ödeme planlarını incelemelidirler.

Sosyal Güvenlik Kurumunun Alacaklarının Tahsili

Sosyal Güvenlik Kurumu, mirasın intikalindeki prosedürlerle birlikte mirasçılardan alacaklarını tahsil etmektedir. Eğer miras bırakan kişi sosyal güvenlik primi borcu bulunuyorsa, öncelikle mirasın paylaşımı sırasında borcun tahsili gerçekleştirilmektedir. Ancak borçlar tam olarak tahsil edilemezse, mirasçılardan kalan miktara göre borcun ödemesi yapılır. Sosyal Güvenlik Kurumu, miras bırakan kişinin vergi borçları için de aynı prosedürleri uygular. Miras bırakan kişinin vergi borcu varsa, öncelikle mirasın paylaşımı sırasında borcun tahsili gerçekleştirilir. Eğer borç tamamen tahsil edilemezse, bu durumda da mirasçılardan kalan miktara göre vergi borcu ödenir.

Miras Hukuku ve Sosyal Güvenlik Kanunu Uyumlu Hale Getirilmiştir

Miras hukuku, toplumsal yapıda büyük bir yer kaplar. Çünkü mirasın intikali çok önemli bir süreçtir. Sosyal Güvenlik Kanunu ise, çalışanların sosyal güvencesinin sağlanması için çıkarılmış bir kanundur. Mirasın intikalinde yasaklar ve Sosyal Güvenlik Kanunu’nun rolü hakkında bilgilerimizi paylaştıktan sonra son olarak söz etmek istediğimiz nokta, miras hukuku ve Sosyal Güvenlik Kanunu’nun uyumlu hale getirilmiş olmasıdır. Çünkü, pek çok durumda mirasın bölünmesi sosyal güvenlik haklarında da değişiklik yaratabilir. Bu sebeple, miras hukuku ve Sosyal Güvenlik Kanunu arasındaki uyum son derece önemlidir. Böylelikle, mirasın intikalinde hem mirasçılar hem de sosyal güvenlik hakları açısından bir uyum sağlanmıştır.

Yorum yapın